30 Kasım 2011 Çarşamba

Khwow!



İki gün önce Dial M for Makeover'ın birinci yaşını kutlamışız. Khhwauuğğww!
Durum değerlendirme yazısı yazarım üşenmezsem...
Geçtiğimiz yılda neler olup bitti? İkinci yılında blogu neler bekliyor? Bu yıl da geçen yılki kadar profilic olabilecek miyim? Internet Explorer kullanarak neyi amaçlıyorum? 2005 yılını yeniden mi yaşamaya mı çalışıyorum? Bu yavaşlığın sebebi browser'ım mı yoksa geri planda gerçekleşen virüs taraması mı? Prolific kelimesini karşılayacak Türkçe kelime nedir? Verimli desem tam olarak karşılamaz, değil mi? Bir bez ağırlığının kaç katı humus taşıyabilir? Babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?

Ya ne olacağıdı?

Bunun deftere oturmaya alternatif olarak yazı yazarken ellere saldıran versiyonu da var.

21 Kasım 2011 Pazartesi

3 Kasım 2011 Perşembe

Mesaj Kaygısı Taşıyan Şiir


 
                                                   Gönül gözü? Neden net değil ve kapalı? Mesaj içinde mesaj...
Ganimetlerini paylaştığınız savaşın ardından,
Özgürlüğünüzü kazandığınızı sanmayın.
Zenginliğin aslı gönüldedir.

Gerçekten çok kriptik bir insanım. Yıllardır böyleyim. Al bak bu şiir de kanıtı. Çöz çözebilirsen.

Yol Şiirleri

                                               Çok sanatsal bir çalışma. Öyle böyle değil...     

Toprak yolları arşınladıktan sonra,
Rezil olurdu üstümüz başımız,
Eğlenceydi bizim yegâne aşımız,
Nasıl yarılmıştı düşünce kaşımız...


Tedavülden kalkan paraların
Resimlerine bakar dururduk,
En ücra köşelerini gezerken ülkenin,
Nice alemlere akar dururduk.

Valizimi aldım elime,
Al renkli şal bağladım belime,
Galiba hakim olamadım dilime...
O nedenle azarladı beni,
Normandiyalı sefil kadın Halime.

Evropa ülkeleri dışında da trenle pek yolculuk etmişliğim yok. Nedense bu konuya odaklanmışım. Aslında yol değil de ulaşım şiirleri demek daha doğru ama yol şiirleri daha rafine bir hissiyat yaratıyor efendim.
Ayrıca fark ettiyseniz çok hisliymişim ergenlik çağındayken.

Barbunya

Bir gün gecikmeyle de olsa yıllardır sakladığım muhteşem satırları gün yüzüne çıkarıyorum.

Balkonda oturulan yaz akşamlarında,
Ağzımı bıçak açmazdı kimi zaman...
Rozetlerini basmalarını umardım;
Barbunyam seni yakamda taşısam,
Uzun uzadıya midemde yaşasan,
Ne hoş olur diye düşüncelere dalardım.
Yalnız başıma inerdim dereye,
Ah sensiz geçmiyor inan bir saniye...

Görseli afiyetolsun.netten aldım. Onlar da belki başka yerden bulmuştur, bilemiyorum.

1 Kasım 2011 Salı

Stay Tuned

Yarın aşağı yukarı on yıl önce yazdığım akrostiş şiirleri paylaşacağım.